DiziFilm

Gerçek Bir Casus, Aile Dramı ve Ortadoğu: The Spy Dizi İncelemesi

İlk çıktığı zamanlarda izlememe rağmen son günlerde tekrar etme şansı bulduğum 6 bölümlük Netflix yapımı mini dizi The Spy.

Diziyi anlatmaya başlamadan önce şunu söylemek istiyorum. Benim gözümden bu sadece bir dizi ve analizi. Politik veya apolitik konulara girmek veya yorum yapmak benim ilgi alanım değil. 1960’ lı yıllarda İsrail’de başlıyor hikayemiz. Mısır’dan göç etmek zorunda kalan fakir ve hor görülen yahudi bir ailenin çocuğu olan Eli Cohen (Sacha Baron Cohen) daha büyük işler yapmak için can atmaktadır. Bu noktada kendisinin Mısır’da yaşarken istihbaratı çalışmalar yaptığını ve birçok ailenin kaçmasına yardımcı olduğunu eklemek lazım. Dizide çok iyi anlatıldığı gibi stresli durumlarla nasıl baş edebildiği anlamak için bu noktalar önemli. 

İsrail, Suriye karşısında askeri avantaj kazanmak amacıyla bir ajan aramaktadır. Tek başına yıllarca Suriye’de kalacak, içlerine sızacak ve güvenlerini kazanacak kişi Eli Cohen veya yeni ismi ile Kamel Amin Thaabet. Eğitimleri olağanüstü sonuçlarla geçen Kamel artık sahaya çıkmaya hazırdır. Arjantin’e giden Kamel artık uluslararası iş yapan bir araptır. Ülkesine dönmek için can atan bu iş adamı, askeri ateşe ve sonrasında title’ı değişecek olan Albay Emin el Hafız ile yakın ilişkiler kurar. Suriye’ye giriş bileti hazırdır.

Bu noktadan sonra dizini hikaye akışını anlatmak istemiyorum. Eğer ilginizi çektiyse izlemenizi kesinlikle öneririm. Klasik casus dizi veya filmlerinden kesinlikle farklı. Mesela aile ilişkisinin de gösterilmesi bana çok gerçekçi geldi. Nadia Cohen (Hadar Rotem) kocasının ülkesi için mobilya satan birisi olduğunu düşünmesi ve çocuklarını yetiştirmekte yaşadığı zorlukları ve yalnızlığı çok güzel yansıtmışlar. İsrail’e döndüğünde çocukları artık babalarını tanıyamaz. Bu durum bana babaannemin anlattığı bazı anıları depreştirdi: Almanya’ya çalışmaya gelen dedemin ve babannemin yaşadıkları zorluklara çok benziyordu. 

Ortadoğu ve İsrail

Bütün bunların yanı sıra dizi Ortadoğu’da yaşanan değişimleri, Baas rejimini ve güç dengelerini de anlatıyor. Bu olayları İsrail’e birinci elden anlatmak için her gün gazete alıp satacağı bazı eşyaları bununla kaplayan Kamel, Savunma bakanlığı’na kadar yükselecektir. İsrail tarafında ise kendisinin sadece bir ajan olduğunu ve hayati tehlikesi çok yüksek olmasına rağmen devam etmeye zorlanması ayrıntısının verilmesi diziye grilik katmış. 

Bütün bunları gerçek bir hayat hikayesi olduğunu bilerek izlemek gerçekten garip. Gözümüzün yakışıklı, kaslı ve her yeri patlatan ajanlara alışık olduğu günümüzde dizi betona çarpma etkisi yapıyor. Bu diziyi tekrar izledikten sonra bir miktar ajan filmleri, soğuk savaş dönemi hakkında izlemeye ve yazmaya karar verdim. Takipte kalın…

Hey Ziyaretçi ! Şimdi Odalar’da The Spy dizisi hakkındaki tartışmaya katıl ve görüşlerini belirt.

Ziyaretçi