DiziFilm

Severance – 2022’nin En İyi Dizisi

Ben Stiller, lise dönemlerimden beri favori oyuncularımdan biri olmuştur. Yaptığı mizahı çok minimal ve nahif bulurum. Öyle ki Mitty Walter’in Tuhaf Yaşamı, hayatımı değiştiren filmler listesi yapsam ilk 3’e girer kesinlikle. Son zamanlarda kaliteli yapım bulmakta zorlanırken bir de Ben Stiller’in yönetmenliğine göz atayım deyip Apple TV+ için yönettiği Severance dizisine bir şans verdim. İyi ki de vermişim.

Helly ile ilk grup fotoğrafı

Mükemmel Senaryo

Severance dizisinden konuşurken tabii ki en başta senaryosundan bahsetmemiz gerekiyor.  Öyle bir distopya kuruyor ki ben empati kurduğumda 1984 romanından beri kendimi bu kadar çaresiz hissetmemiştim bir dünyada.

Düşünün ki siz bir ‘içsel’siniz, dışarıya herhangi bir info çıkarmanız katiyen imkânsız. Ne bir yazı ne bir çizgi ne bir ses ne bir düşünce. Lumon ofislerinde doğdunuz ve ‘dışsal’ınız istifa edince de Lumon ofislerinde öleceksiniz. Sizin yumurtlamak için üretilen tavuklardan hiçbir farkınız yok. Bunun bilinciyle bir kabullenmişlik içerisinde oradaki işlerinize devam ediyorsunuz.

Diğer bir problem, yaptığınız işin ne olduğunu da bilmiyorsunuz. Karanlıkta yüzmek gibi, size birtakım sayılar veriliyor ve hislerinize göre onları elemeniz isteniyor. İçsellerin bir robot süpürgeden tek farkı yok. Görevini yap, kurallara uy, düşünme, sorgulama…

Senaristler yapılması zor olanı ustalıkla hallediyor ve kusursuz bir distopik dünya tasarlıyorlar. Ayrıca yönetmen Ben Stiller’e de değinmek gerekiyor. Gerek seçtiği görsel dil gerekse senaryoyu işleyişi… Uzun zamandır bu denli başarılı bir yönetmenlik performansı izlememiştim. Stiller, iyi bir oyuncuydu ama çok daha iyi bir yönetmen olma yolunda kararlı bir şekilde ilerliyor.

İnsan Olmanın Temeli: Merak

Merak bizi diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerimizden. Sahi yasaklı elmanın tadını merak ettiğimiz için cennetten kovulmadık mı biz? İçsellerin aydınlanışı da bu duygu ile başlıyor desek yeridir. Dışsalımız acaba nasıl biri, nelerden hoşlanıyor, sevilen birisi mi, evli mi… İçseller en baştan itibaren dışarıda nasıl insanlar olduklarını merak edip duruyorlar.

Helly’nin gelişi ve Petey’in gizemli şekilde ani istifası içsellerin uzun zamandır gizlemeye çalıştıkları merak duygusunu deyim yerindeyse alevlendiriyor ve dolaylı olarak onların kurtuluşuna da zemin hazırlıyor.

Ayrıca asansörün altındaki dünyada; Lumon’un kurucu CEO’sunun bir tanrı, el kitabının ise bir kutsal kitap muamelesi görmesi de gözden kaçırılmaması gereken noktalardan. Çalışanlar, kurucu CEO’ya karşı en ufak kötü bir düşünce dahi kurmaktan çekiniyorlar. Siz de bir izleyici olarak onlara katılıyorsunuz, istemeden kendi düşüncelerinizi filtrelediğinizi fark ediyorsunuz. Bu hissi en son 1984’ün ‘Büyük Birader‘i yaşatabilmişti bana sanırım.

Gizem Öğelerinin Kusursuz Kullanılışı

Severance’nin en iyi kotardığı iş kesinlikle seyirciye gizem öğelerini kusursuz geçirmesi. 1. Bölümden itibaren diğer bölümlerde olacak şeyleri merak ediyorsunuz. Bu öğeler eğer finalde bağlanamazsa izleyicide büyük hayal kırıklığı yaratabilir. Hatta çoğu yönetmen gizem yaratan soruları finalde cevaplamayıp seyirciye hayal ettirmek ister. Severance ise bizi final bölümüne kadar gözlerimizi kırpmadan izleyeceğimiz bir serüvene sokuyor.

Dylan iki kişilik görevi tek başına hallederken

İlk bölümler yavaşça dünyaya ve karakterlere ısınıyoruz, finale doğru her bölümde tempo gitgide artıyor en sonunda da nefes almadan finale ulaşıyoruz. Bu deyimi kullandım çünkü final bölümünde bazı anlarda neredeyse nefes almayı unuttum. Dylan’ın odada yakalandığı ve Milchick’in kapıdaki bağı yavaşça kestiği sahnede, kitap okuma partisinde Mark’ın içseli ile Bayan Harmony’nin diyaloglarında, Helly’nin konuşmasının başlamasını beklerken… Bu anların hepsinde tüm gerilimi tamamen içimde hissettim ve bir ara ‘hadi, hadi’ diye tezahürat yaparken buldum kendimi. Uzun zamandır bu şekilde içine girebildiğim bir yapım olmamıştı.

Finalin ardından tabi bazı şeyler çözülse de izleyicinin aklında pek çok soru işareti kalıyor. Örneğin Tasarım bölümü gerçekten bir katliam yaptı mı, Bayan Harmony’nin gerçek amacı ne, Mark’ın ölen karısı nasıl ofiste sağlık birimi olarak yaşamına devam ediyor ve en önemlisi Lumon şirketi ne üretiyor? Bu soruların cevapları için ikinci sezonun çıkmasını beklememiz gerekiyor.

Final Sözleri

Severance bana göre Westworld, House of the Dragon ve Rings of Power gibi büyük yapımların çıkış yaptığı 2022’nin hem en özgün hem de en başarılı dizisi. Senaryosunda kusur bulamıyorum ayrıca görsellik olarak da bazen bir sanat eseri kıvamını alıyor dizi. Adam Scott, Mark’ın içseli ve dışsalı arasındaki farkı ufak nüanslarla bize geçirmeyi başarıyor. Mark esasen aynı adam ama biz o asansörden inerken bambaşka birine dönüştüğünü hissediyoruz. Bayan Harmony uzun zamandır görmediğim derecede iyi bir villain olmuş. Zeki, uyanık ve korkutucu… Dizinin diğer oyuncuları da bu ikisinden aşağı kalır değiller, her birini tek tek övsem yeridir o derece başarılılar.

Bayan Harmony ve Milchick

Bir diğer önemli nokta uzun zamandır bir dizide bu kadar başarılı karakter gelişimleri görmemiştim. Her karaktere sempati duydum neredeyse. Ayrıca evet bu dizide de siyahi karakterler var, evet bu dizide de eşcinsellik var ama bunların hiçbirisi belli kesimlerin hoşgörüsünü kazanmak için yapılmamış, seyirci salak yerine konulmadan eklenmiş unsurlar. Netflix ve Amazon showrunnerlarını bir odaya kapatıp 6 ay boyunca aralıksız bu dizi izletilmeli bence.

Son söz olarak veda ederken 2022’ye bu diziye mutlaka bir şans vermenizi öneririm, mutlu yıllar 😊

Hey Ziyaretçi ! Şimdi Odalar’da Severance dizisi hakkındaki tartışmaya katıl ve görüşlerini belirt.

Ziyaretçi