FilmSinema

Hem mükemmel hem de rezalet bir film: TENET

Christopher Nolan’ın 2020 yılında vizyona giren filmi Tenet, her büyük beklentiyle gelen film gibi seyircileri ikiye ayırmayı başardı. Bir taraf filmi çok beğenirken diğer taraf bu filmin Nolan tarafından seyirciye yapılmış bir hakaret olduğunu düşünüyor. Peki durum gerçekten ne?

Aslında Nolan sinemasıyla çok içli dışlı biri değilimdir. Çoğu kişinin belki favori filmi olan Interstaller’den sonra Nolan’a bakış açım hayranlıktan şüpheye doğru yol almaya başlamıştı. Daha sonra çıkan Dunkirk’te de istediğimi bulamayınca bu şüphe yerini hayal kırıklığına bırakmaya başladı. Bu yüzden ki çoğu sinemaseverin 1 yıl öncesinden çıkmasını dört gözle beklediği Tenet filmini, işin gerçeği fazla bekleyenlerden olmadım hiç. Film çıktıktan sonra gelen çoğu olumsuz eleştiriyle beraber filmi izleme motivasyonum iyice düştü ve ancak bu hafta kendimde izleme isteği bulabildim.

TENET NEDİR?

sator arepo tenet opera rotas

Yukarıdaki latince cümleye palindrom deniyor. Palindrom, tersten okunuşu da aynı olan cümle, sözcük ve sayılara denilmekte. Bu tanım çok önemli, çünkü yazının devamında bizim bu filme nasıl bakmamız gerektiğinin şifresi bu tanımdan gelecek.

Nolan, çok eskiden bilinen bu latince palindromu temel alarak Tenet filminin senaryosunu yazmış. Filmin baş kötüsünün adı Sator, filmin açılış sahnesi Opera salonu, Rotas filmde bir güvenlik firması, Arepo ise Elizabeth Dikicki’nin Kat‘inin sahte Goya resimlerini yaratan ve kocası Sator’un onu ele geçirmesine yol açan adamın adı.

Yani Nolan bu 5 kelimenin üzerine tüm senaryoyu kurmuş. Tek bir cümleden tüm filmi yazmak ancak Nolan gibi hem cesur hem de stüdyolar tarafından sonsuz kredisi olan bir yönetmenin yapabileceği iş.

TENET NEDEN BEĞENİLMEDİ?

Tenet, bir film olarak açıkçası çok fazla negatif unsur barındıran bir yapım. Öncelikle karakterler o kadar sığ kalıyor ki bir türlü filmin ‘hero’larıyla kendinizi özleştiremiyorsunuz. Tüm film ‘Bunu neden böyle yaptı ki şimdi’ diye düşünerek geçiyor sizin için. Karakter inşası kötü adam için de geçerli. Resmen Türk aşiret dizilerinden çıkıp gelmiş rezalet bir villain olarak yazılmış Sator. Sevgilisini kemerle dövme sahnesinde çoğu Türk izleyici ‘YOK ARTIK?!’ demiştir diye düşünüyorum. Gerçekten şimdiye kadar bir TOP CLASS yönetmende gördüğüm en rezalet kötü adam olabilir Sator.

Filmin diğer bir kotaramadığı şey ise motivasyon. Mesela başrolümüz neden Kat’e bu kadar bağlandı bir anda? Cevabı hiçbir şekilde yok filmde. Ya da Kat hangi sebeple Sator’dan bu kadar nefret ediyor, Sator neden Kat’i kaybetmek istemiyor? Daha da önemlisi, filmin en vurucu sorusu ise şu: Sator neden dünyayı yok etmek istiyor???

Yani son sorduğum sorunun hiçbir cevabı yok filmde. Son aşama kanser hastası olan Sator, zamanda ileri geri gidebiliyor, gelecekteki gelişmiş insan medeniyetiyle iletişim kurabiliyor, devasa bir servete sahip ama bir türlü hastalığına çözüm bulamıyor öyle mi?

Hadi hastalığına çare bulamıyor, peki neden kendiyle beraber tüm insanlığın sonunu getirmek istiyor, bu nasıl bir karakter motivasyonu Nolan Bey? Yani IQ’su şempazeden biraz fazla olan insanlar için çekilen Marvel süper kahraman filmlerinde bile Thanos’un gayet kabul edilebilir bir motivasyonu var, hatta onları geçtim Powerpuff Girls bile bu konuda Tenet’ten çok daha iyi bir villain karakterizasyonu yapıyor açıkçası.

Filmin kötü adamı Sator

Filmin diğer eksikleri; çokça bulundurduğu mantık hataları ve rezalet kurgusu. Mantık hataları o kadar çok ki bazen Transformers izliyor gibi hissediyorsunuz. Kurgu ise böyle bir yönetmenden beklenmeyecek düzeyde kötü bir vaziyette. Film, anlaşılmasın diye ısrarla kötü kurgulanmış gibi.

TENET BİR FİLM Mİ?

Yukarıdaki bölümde ‘Tenet Filmi’ni yeterince yerdim diye düşünüyorum. Hatta bence az bile yerdim, neresinden tutarsanız elinizde kalan bir film bu. Ama kaçırdığımız nokta şu bence: Tenet, gerçekten bir film mi?

Yukarıda da dediğim gibi, Nolan cesur bir yönetmen ve stüdyolarda sınırsız krediye sahip. Ve bence Nolan, Tenet’i bir film olarak değil, bir PALİNDROM olarak inşa etmiş. Palindrom’un tanımını hatırlayalım: tersten okunuşu da aynı olan cümle, sözcük, sayılar. Bu film de işte tam olarak bu. Tersten izlerseniz de aynı noktaya ulaşacağınız bir yapım bu. Başı veya sonu yok. Bittiği yerde tekrar başlıyor. Filmi sondan başa doğru da izleseniz, baştan sonra doğru da birebir aynı şeyi izliyorsunuz. Nolan, Tenet’i hiçbir zaman bir film olarak tasarlamamış. Sinemada eşi görülmemiş bir deney bu film.

Bu noktadan bakınca Nolan’ı kesinlikle övmek gerekiyor, fakat ne yazık ki yaptığı bu deneyin başarıya ulaştığını söylemek zor. Rezil karakterler, mantık ve kurgu hatalarıyla izlemesi çok zor, anlaması imkânsız bir iş çıkmış ortaya. Nolan, filmin palindrom olmasına harcadığı efor yüzünden, senaryonun ve kurgunun devasa eksiklerine odaklanamamış ne yazık ki.

Sonuç olarak, Nolan’ın yapmaya çalıştığı şeye hayranlık duysam da günün sonunda seyirciye sunulan işin başarısız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Nolan sinemasının 2 filmdir süren düşüşü de bu filmle devam etmiş oluyor.

2 thoughts on “Hem mükemmel hem de rezalet bir film: TENET

  • Arsenic

    Siz de tüm kötü yorumlarınızın altını doldurmadan ve açıklamadan bırakmışsınız. Mesela neden rezil kurgu? Mantık hataları nerelerde mevcut? Hatayı gösterip bırakmışsınız, keşke gerisini de getirseydiniz.

Bir cevap yazın

Ziyaretçi