FilmSinema

Suç Oranlarının Kentlerde Dağılışı ve Candyman

Korku ve gerilim filmlerine ilgim heyecan ve korku ikileminde sürüp gidiyor. Bu durumun son yansıması ise 1992 yapımı Candyman. Bu yazımdaki amacım filmi detaylıca  anlatmak değil dikkatimi çeken bir konuyu paylaşmak. Ancak aradaki ilişkiyi kurup dikkatiniz cezbetmek için filmden genel hatlarıyla bir bahsedeyim. 2 korkusuz (beyaz) akademisyen siyahilerin yaşadığı mahallede bir miti araştırmaya giderler. Aynaya bakılarak 5 kez Candyman denilince gelip sizi öldürüleceğine inanılan bir insan. Bu kısma kadar okuyunca basit bir Slasher filmi olarak hayal edilebilir. Ne var ki öyle değil. Film aslında Racial Studies (Irk Çalışmaları), suçun ırksal ve kentsel dağılımı, toplumsal yatay ve dikey geçişleri de gösteriyor. Konuyu daha fazla dağıtmadan değinmek istediğim konuya geçiş yapıyorum. 

Siyahi insanların yaşadığı bu yerdeki evlerin yüksek apartmanlar olması dikkatimi çekti. Düşük gelir düzeyi, yüksek suç oranı olan bu yer aslında gerçek. Bu noktadan yola çıkarak araştırmaya başladım, çünkü Türkiye şartlarında düşündüğümüzde bu tür mahaller bizde gecekondu olarak adlandırılıyor. Buna karşın Avrupa (Almanya) ve Amerika’da yüksek apartmanların olduğu yerde bu tür olayların örgütleniyor. Peki bu durumun nedeni nedir?

Farklı Örnekleri

Almanya özelinden bakıldığında şu açıkça görülebiliyor. Sonradan gelen (legal veya illegal göçmenler) bilerek şehirlerin belli bölgelerine yerleştirilmiş. Gelen insan sayısının fazlalığı (aile birleşimi ile) yüksek katlı apartmanları gerekli kılmış. Arazinin üzerine yapılacak olan 4 katlı bir apartmandan alınacak verimle; 10 katlı arasında çok fark var. Ancak bu durum şehirlerin bazı bölgelerinde suçun yoğunlaşmasına ve toplumsal farklar olmasına neden olmuş. Gelir düzeyi düşük olan, çoğunlukla yabancı (Ausländer) insanlar kümelenmiş veya zorunda kalmışlar. Sonrasında integrasyon anlamında politikalara önem veren Almanya bu yüksek binalardan bazıları yıkmayı bile denemiş.

Filmin anlattığı yerin gerçek hali

Amerika’da ise bu durumu filmlerde birçok kere görmüşüzdür. Polisin bile girmek istemediği siyahi mahalleleri… Filmde zaten bu konuya değinildiği için fazla anlatmak istemiyorum. Ancak filmde anlatılan yerin gerçekte yer aldığı hatta politik anlamda sürekli bir tema olduğunu bilmekte fayda var. Eğer bu konu ilginizi çekiyorsa Wire dizisini de  izlemenizi tavsiye ederim. 

Türkiye açısından baktığımızda kentsel dönüşüm sonucunda yeniden yapılmış yüksek katlı binalarda gelir düzeyi orta insanların oturduğunu görürüz. Bu nedenle filmde gösterilen olay çok fazla benzeşmiyor. Ancak bizde de gecekondu mahalleleri bu duruma örnek olarak verilebilir. 

 Yazının sonuna gelirken şu gerçek aklıma geldi. Eski mezarlardan çıkan eşyalar veya hiyeroglifler nasıl o dönemi anlatıyorsa; filmlerde bu olayın görsel bir tezahürü. Bundan 100 yıl sonra Candyman’i izleyip 90’lar Amerikasının sosyokültürel analizi belki de yapılacak. İyi seyirler… 

Ziyaretçi