The Haunting of Hill House Dizi İnceleme

Herkesten uzakta,halk tarafından perili ev olarak bilinen bir mekan. Buraya taşınan mutlu bir aile. Binanın eski ve otantik yapısı başlarda hoşlarına giderken yaşanan paranormal olaylar her şeyi değiştirir. Dizinin ana fikri çok banal gelebilir ancak ortalama 1 saatlik 10 bölümden oluşan ‘The Haunting of Hill House’ dizisi klişelerden sıyrılıp güzel bir dizi olmayı başarmış.

İlk bölümünü izlediğimde üzerine uğraşılmış ve çabaların sonuç verdiği bir yapım olduğu anlaşılıyor. Bu yazımda dizi ile ilgili soru işaretlerimi dillendireceğim bu nedenle belirli bir kısmı spoiler içeriyor.

Öncelikle dizide ‘Jump Scare’ pek fazla yok.Bu durum bile bayat korku / gerilim içeriklerinden ilerde olduğunu gösteriyor. Dizinin zaman çizelgesi sabit değil; günümüze ve geçmişte yaşadıkları zamana gidiliyor.Yönetmen bunu yaparken yumuşak ve güzel geçişler ayarlamış. İzleyici bu geçişlerde hiç rahatsız olmuyor(Ölüm ilanından, bina planına geçiş mesela) .

Dizi şeklinde olması travmatik olaydan sonra aile fertlerinin bu durumu nasıl farklı şekillerde sindirmeye çalıştıklarına tanık olmamızı sağlıyor. En büyükleri her şeyi inkar etmeyi seçerken; bir diğeri öfkeli olarak bu duruma tepki veriyor. Filmlerde bu ayrıntılar üzerinde durulacak çok zaman olmadığı için dizi güzel bir mizansen veriyor.

Senaryo olarak ‘The Shining’ ile benzerlikleri mevcut: Mesela evin bizzat korku öğesi haline getirilmesi, o mekanda ölen insanların ruhani olarak orada kiracı kalması gibi…

(SPOİLER)

Dizinin başından beri ölüm gecesinin hikayesini öğrenmek istiyoruz. Dizi, izleyiciyi heyecanlandırıyor, meraklandırıyor ve her geçen bölüm düşünceler ve gerçekler tamamlanıyor. Ancak son bölümdeki finali beğenmedim. Ağır ve kasvetli atmosferde ilerleyen dizinin sonunda daha fazla karakterin kendilerini eve teslim etmesini (!) bekliyordum.

Aklımdaki bir diğer soru işareti ise Kırmızı Oda. Ben bu odanın bir metafor olduğunu ve ruhlar dünyasına açılan bir kapı olduğunu düşünmüştüm. Nitekim doğru çıktı fakat ruhlar evin içinde herhangi bir yerde belirip etki edebiliyorlar. Ailenin bütün fertleri kırmızı odayı farklı şekilde görüyor. Kimisine göre ağaç evken, diğerine göre dans odası… Ancak evin babası hariç herkes bu odaya giriyor ve yine baba hariç herkes paranormal olayları bizzat yaşıyor.

Annenin,çocuklarının gelecekteki hallerini görüp onları güvende ve yanında tutmak(!) istemesi dizinin ana omurgalarında birisi konumunda. Yine ikizlerden çocuklardan Nell’in küçükken gördüğü hayalet aslında kendi gelecek hali ancak diğerlerinin gördüğü hayaletler evin sakinlerinde bazıları sadece. Evin, aileye psikolojik şiddet unsuru olarak en çok korktukları şeyleri gösterdiğini düşünüyordum. Bu duruma bir açıklama dizi getirilmiyor. Son olarak dizinin finalini beğenmedim. Herkesin travmaları aştığı, el ele tutuşarak mutluluğa araba sürdükleri bir son olmuş. Kötü sonla bitmesini istemek beni kötü kalpli bir izleyici mi yapar yoksa sadece ağır bir realist miyim?