FilmSinema

Yapay Zeka ve Sinema

 

Bilgisayarlar hayatımıza girdiğinden  beri birçok soru  aklımızı kurcalıyor. Makinalar evreni ele geçirip biz insanları köle yapacak mı? Bilim insanları ev işlerini yapacak bir Makina ne zaman inşa edecek?  Bu sorular buzdağının görünen kısmı. Alan Turing adındaki bilgisayar bilimcisi, makineler ve insanlar arasındaki farkı ayırt edici bir turnusol kağıdı düşündü. Sonralarında kendi adıyla anılacak bir test. Testin işleyiş amacı, bir insanın sohbet ettiği kişinin yapay zeka olup olmadığını tespit edebilmek. Test sürecinde konuşmayı gerçekleştiren kişinin karşısına, bir yapay zeka ve gerçek bir insan yerleştirilir. Konuşmacı, belirli sorular yönelterek bilgisayar ekranına gelen cevapların hangisinin yapay zekaya, hangisinin gerçek bir kişiye ait olduğunu tespit etmeye çalışır. Makinaların bu testi geçebilmeleri için %30 başarı oranına ulaşmaları gerekiyor. Bu konuyla birçok bilim insanı meşgul oldu. Örneğin: Joseph Weizenbaum adındaki bilgisayar bilimcisi 1960’lı yıllarda Eliza adında bir Chatbot inşa etti. Muhatabının verdiği cevapları soru yaparak veya farklı şekillerde formüle ederek diyalog sürdüren bir makine. 

Yukarıdaki konuşma Eliza ile Weizenbaum’un sekreteri arasında geçiyor. Bir noktada sekreter odadaki insanların çıkmasını istiyor çünkü diğer insanların duymasını istemediği şeyleri Eliza’ya anlatmak için can atıyor. Weizenbaum bu olay sonrasında Eliza programına son verme kararı verdi çünkü bazı insanlar makinelere insani özellikler atfederek onların yapay ve gerçek olduğunu unutuyorlardı.  Bu noktada ilk filmimiz olan Her (Aşk) ‘tan bahsetmek istiyorum.

Normalde aşk filmlerinde karşılıksız aşklar, birbirine kavuşmaya çalışan sevgililer izleriz. Her filminde bu durum biraz farklı. Joker filmindeki performansıyla Oscar almış Joaquin Phoenix  ilk filmimizin başrolü. Karısından ayrılan Theodore derin bir yalnızlık içindedir. İşi, sosyal çevresi ve yeni tanıştığı insanlar onu hayata karşı heyecanlandıramıyordur . Reklamlarda gördüğü işletim sistemini alana kadar. Samantha, Siri veya Alexa gibi bir sistemdir. Aslında tecrübelerinden birşeyler öğrenebilen bir birey(!) aslında. Şarkı bestelemek, resim yapmak ve aşık olmak istiyor. Her insanın kendisini anlayacak ve sadık kalabilecek birilerini aradığı günümüzde birçokları için Samantha ruh eşi  bile sayılır. Filmi sadece A.I. (yapay zeka) aşık olabilir mi fikrine sabit olarak düşünmek bence diğer noktaları kaçırmamızı neden olur. Bireyselliğin ön plana çıktığı ve hepimizin gittikçe yalnızlaştığı günümüzde Theodore’a dönüşmemiz çok olası. 

Ex Machina

İkinci filmimiz ise Turing testi ve ötesini baz alıyor. Ex Machina filmi ağır ve felsefi arka planı olan sorular soruyor.   Makinalar insanları çeşitli yollarla manipüle edebilir mi? Düşünen bir Makina icat eden kişi Tanrı’nın kendisi mi oluyor?  Filmin başrollerinden Caleb (Domhnall Gleeson) başarılı bir bilişimcidir. Çalıştığı şirketin sahibi ile tanışma olanağı kazanır. Ancak bu tatil  aslında bir çeşit Turing testidir. Ava adı verilen türünün en gelişmiş makinası ile bir hafta geçirecektir ve sonucunda onun kaderi belli olacaktır. Ölüm kavramı bir Makina için ne ifade eder veya bundan kaçınmak için neler yapabilir. Gerilim seviyesinin kademe kademe yükseldiği güzel bir film. 

Aslına bakarsak bu konuyla ilgili birçok film mevcut: Blade Runner, Yapay Zeka, Kabuktaki Hayalet filmleri bu ve benzer konuları ele alıyorlar. Yapay zeka ise  her geçen gün daha çok hayatımıza giriyor ve biz ona bağımlı hale geliyoruz.  O geliştikçe biz işlerimizi ona delege ediyoruz. Uzmanlar 2030 yılında Turing testini geçebilecek bir Makina yapılacağını ön görüyor. Acaba makinalar mı gelişmeye devam edecek yoksa biz mi geriye gideceğiz…

Bir cevap yazın

Ziyaretçi