Genel

Sabah Kahvesi: Su Kıtlığının Başlangıcı

Her gün olduğu gibi sabah erkenden uyandınız, işe veya okula gitmenize daha epey zaman var. Sabah kahvaltı yapmadan önce canınız bir kahve içmek istedi. Standart kahve ölçeğiyle 7gr. kahveyi filtreye koyup demlenmesini beklerken sabah rutininizi gerçekleştirdiniz. Kahveniz hazır oldu ve 150ml’lik fincanınıza doldurup bir yudum aldınız.

Bir dakika! Sabah uyandıktan sonra şu ana kadar kaç litre su harcadınız?

Diş fırçalama üç dakika kadar sürdüğünde ve bu sürede eğer musluk açık bırakılırsa on beş litre suyun israf olduğunu bildiğiniz için musluğu açık bırakmadınız. Bu sebeple en fazla bir litre kadar su kullandınız diyebiliriz. Ortalama bir sifon ise bir defada dokuz litre kadar su harcıyor. Bu hesapla yaklaşık on litre su harcamışsınız gibi duruyor. Hayır. Sabahın ilk saatlerinde henüz kahvenizi fincanınıza doldururken harcadığınız su tam olarak 150 litre.

Yanlış yazdığımı veya bir karışıklık olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Açıklıyorum:

Bir ürünün üretilmeye başlanmasından, tüketicinin tüketmesi aşamasına gelene kadar kullanılan su miktarına; “Sanal su” veya “Gizli su” adı verilmektedir. Bir kahve bitkisinin ekiminden itibaren sulanması ve tüketilmeye hazır hale gelene kadar harcanan su, kahve sizin fincanınıza geldiğinde yüz kırk litreyi buluyor. Yani sabah uyanır uyanmaz yüz elli litre suyu böylece harcamış bulundunuz.

Bu su tüketimi kullandığımız pek çok gıda ve eşyamızda da devam ediyor. Örneğin;

Yılda birkaç defa eskidi deyip, yenisini satın aldığımız kot pantolonlarımızdan her biri 10.800 litre su harcanarak üretiliyor. Bu konuda insanlar sadece fabrikada kullanılan su miktarı bu kadar zannediyor. Fakat kullanılacak pamuğun sulanıp, toplanmaya hazır hale getirilmesi de bu hesaba dahil edilerek hesaplanıyor sanal su miktarı.

Her gün yediğimiz ekmeğin bir dilimi kırk litre, dışarıda susayıp aldığımız ve daha mekân bile değiştiremeden şişesini çöpe attığımız yarım litrelik su bile beş buçuk litre su harcanarak üretiliyor.

Genelde evrak işlerimiz için fotokopi çektiğimiz, yanlış yazarsak bir kenara atabildiğimiz A4 kağıdının bir tanesinin bize ulaştığında harcadığı su tam on litre. Her yaz rengi biraz açılınca eskiye atılan tişört için kullanılan su ise 2700 litreyi buluyor. Sürekli ve sorgulamadan tükettiğimiz ürünler, farkında olmadan bizi ileride yaşanması öngörülen bir su kıtlığına doğru itiyor.

Sorundan bahsettik, peki çözüm ne olabilir?

Öncelikle farkında bir yaşam sürmek gerekiyor. Ne aldığımızı, neye ne kadar ihtiyacımız olduğunu bilerek hareket etmek bizi bilinçli bir tüketici haline getirecektir.

Benim verebileceğim tavsiyelerden bazıları ise; Tüketim odaklı değil, ihtiyaç odaklı alışveriş yapmak. Son yıllarda mümkün olduğunca az giyim ürünü alarak ve iyice kullandığıma kanaat getirmeden yenisini almamaya çalışarak, daha az su tüketimi sağlamaya çalışıyorum. Bunun yanında ikinci el eşya satışı yapılan uygulamaları, yeni nesil ticaret uygulamalarından daha fazla kullanıyorum.

Elbette yeni bir kıyafet ya da eşya alınması gereken zamanlar oluyor. Fakat ne kadar az su tüketirsem Dünya için de bir o kadar faydalı olduğumun bilinciyle hareket ediyorum. Belki bunu yaparken benim etkim çok küçük kalıyor, peki bu yazıyı okuyan birkaç yüz kişi de bunu uygulamaya, hatta anlatmaya başlarsa…

Ziyaretçi